Bir dizinin en iyi bölümünün, yayın hayatının neredeyse onuncu yılında gelmesi, o dizinin ne kadar istikrarlı ve güçlü olduğunun en büyük kanıtıdır. İşte “It’s Always Sunny in Philadelphia” da tam olarak bunu başardı! “Fantastik Dörtlü” filminin arkasındaki aynı adam tarafından yönetilen 10. sezonun o efsanevi bölümü “Charlie Work”, IMDb’de 10 üzerinden 9.8 puanla zirveye oturdu! Düşünsenize, bu puan, “Doctor Who”nun çok sevilen “Blink” bölümüyle aynı, “Mad Men”in “The Suitcase” bölümünden ise bir puan daha yüksek! Çoğu dizi 10. sezona bile kalamazken, “Always Sunny” tüm zamanların en iyi bölümlerinden birini sunuyordu!
Peki, “Charlie Work”ü bu kadar hayran favorisi yapan neydi? Öncelikle, o iddialı yönetmenlik tarzı! O zamanlar yeni çıkan “Birdman”den ilham alan ve bölümün çoğunu kesintisiz tek bir çekimle çekmiş gibi görünen bir tarz… Arka planda çalan stres dolu davul müziğiyle Charlie’nin odadan odaya koşuşturmasını izlemek, adeta nefes kesiyor! Bölüm aslında tek bir 20 dakikalık çekimle yapılmamış olsa da, bu nefessiz kalma hissi, tüm bölümü benzersiz bir şekilde gerilimli kılıyor. Tek çekimin kesilmeden devam etmesini izlemek, sanki dizinin nefes almayı reddetmesi gibi hissettiriyor. Bu yüzden, bölüm sona erdiğinde ve Charlie’nin planı işe yaradığında, izleyici olarak büyük bir rahatlama hissediyoruz. Tek çekim bitti, nihayet rahatlayabiliriz!
Charlie’nin Karanlık Sırrı: O, Bardan Anlayan Tek Kişi!
Ancak bölümün gerçek cazibesi, Charlie karakterine dair bize verdiği o derin içgörüde yatıyor. O genellikle çetenin en çocuksu ve en az zeki üyesi olarak düşünülür, ama “Charlie Work” bize Charlie’nin yepyeni bir yönünü gösteriyor: O, sadece pub’ı ayakta tutan ve nispeten temiz tutan tek kişi! Yıllardır çetenin geri kalanı, bardaki tüm nahoş işleri (mesela fareleri döverek öldürmek gibi) yapan tek kişi olduğu için Charlie’ye tepeden bakıyordu. Çete, Charlie’nin bu işleri yapmasından rahatsız değildi, çünkü onu en yavaş ve kontrol etmesi en kolay kişi olarak görüyorlardı. Oysa asıl mesele, sadece Charlie’nin işleyen bir barın önemini anlamasıydı!
“Charlie Work”, Charlie’nin okuma yazma bilmemesinin ve Elmer’s okul tutkalını çekmeye bağımlı olmasının onun zeki olmadığı anlamına gelmediğini gösteriyor. O, sadece bir düzine farklı engeli aynı anda başarıyla yönetmekle kalmıyor, aynı zamanda sürpriz bir sağlık denetiminin ne kadar önemli olduğunu anlayan tek olgun kişi o. Çetenin geri kalanı durumu hafife alıyor çünkü “her zaman geçer not alıyoruz,” diyorlar, oysa farkında değiller ki geçer not almalarının tek nedeni Charlie’nin fazla mesai yaparak onları o denetimden geçirmesidir. İşte bu, dizinin o eşsiz ironisi!
Peki, “Charlie Work” ile ilgili bir sorun var mı? Sadece Charlie’nin bu bölümde biraz fazla zeki olması. Müfettişin anahtarlarını başarıyla çalıp, o farkına varmadan cebine geri sokan adamın, barın dışındaki “Kapalı” tabelasını “Coors” yazdığını sanan aynı Charlie olduğuna inanmak zor.
Ama bu bile gerçek bir kusur değil, çünkü bölümün yönetmenliği (kamerayı sürekli Charlie’ye odaklamak) bu bölümün ne kadarının Charlie’nin bakış açısından süzüldüğüne dair bazı belirsizlikler bırakıyor. Charlie gerçekten bu kadar zeki mi davranıyor, yoksa teftiş günü geldiğinde kendini böyle mi görüyor? %100 net değil, ama bu durum “Charlie Work”ü daha da ilginç kılıyor!
Sonuç olarak, “It’s Always Sunny”nin bu bölümü, çetenin hala yenilik yapabildiğini ve bizi şaşırtabildiğini kanıtlıyor. Charlie’nin o karmaşık zihninin derinliklerine inerek, bizi hem güldürüyor hem de düşünmeye sevk ediyor. Bu, dizinin neden gelmiş geçmiş en iyi sitcom’lardan biri olduğunu bir kez daha kanıtlayan, tam bir başyapıttı!
Aklında bir şey mi var?
Yorumları göster / Yorum bırak