Natasha Lyonne’un başrolünde yer aldığı, Rian Johnson imzalı Poker Face, ikinci sezon finalinde izleyiciyi bir kez daha şaşırtmayı başarıyor. Sezon boyunca “case-of-the-week” formatına geri dönen dizi, finalde izini sürdüğü özgürlük temasını tersyüz ederek büyük bir sürprizle noktalanıyor.
2.sezon, Charlie Cale’in geçmişten kurtulup özgür bir şekilde ülke genelinde dolaştığı bölümlerle ilerledi. Fakat son iki bölüm, izleyicileri tekrar sezonun başında çözüldüğü düşünülen hikâyelere geri götürüyor. Charlie’nin peşine düşen güçlü isim Beatrix Hasp’ın hikâyesi, görünüşte sonlandırılmıştı; ancak sezon finalinde bu karakterin gölgesi yeniden sahneye çıkıyor.
Final bölümü, gizemli kiralık katil “The Iguana” olarak tanıdığımız Alex karakteriyle şekilleniyor. Onun Charlie’yi hedef almasının arkasında, Hasp’a ulaşmak için geliştirdiği bir plan yatıyor. Bu hamle, yalnızca gerilimi artırmakla kalmıyor, aynı zamanda izleyiciyi ilk sezondan beri alışık olduğu kovalamaca duygusuna geri taşıyor.
Yazar ve yönetmen Tony Tost’un liderliğindeki ekip, sezona dair beklentileri sarsan bu kararları bilinçli olarak aldı. Johnson’ın yönlendirmesiyle oluşturulan yazar odası, “kendini tekrar etmeyen” bir yapı hedeflemişti. Ancak final bölümü gösteriyor ki, bu özgürlük hissi aslında yeni bir tutsaklığın habercisi olabilir.
Charlie’nin başına gelen trajik olaylar ve son sahnedeki kaçış mesajı, karakterin bir kez daha gölgelerden kaçmak zorunda kalacağını gösteriyor. Sezonun sonu, 3. sezonun daha karanlık ve kişisel bir tonla devam edeceğinin sinyallerini veriyor.
Rian Johnson’ın yaratıcı dünyasında “geriye dönmek” bile yepyeni bir hikâye kurmak için bir araç. Poker Face, sadece her bölümdeki gizemiyle değil; yapıbozumcu hikaye kurgusuyla da televizyon dünyasında kendine has bir yer edinmeye devam ediyor.
Aklında bir şey mi var?
Yorumları göster / Yorum bırak