Akıştasın: Körlük Romanı Ne Anlatıyor? José Saramago’nun Distopik Başyapıtı

Yükleniyor
svg

Körlük Romanı Ne Anlatıyor? José Saramago’nun Distopik Başyapıtı

Haziran 18, 20257 dk okuma süresi

Portekizli yazar José Saramago’nun en çarpıcı ve en çok konuşulan eserlerinden biri olan “Körlük” (Ensaio sobre a cegueira), yalnızca bir distopya değil; aynı zamanda insanlık durumuna tutulmuş acımasız bir aynadır. İlk kez 1995 yılında yayımlanan bu roman, insan doğasını çıplak haliyle gözler önüne seren, edebi olduğu kadar felsefi derinliğiyle de öne çıkan bir başyapıttır. Peki, “Körlük” romanı gerçekte ne anlatıyor? Bu karanlık hikâyenin ardında nasıl bir mesaj gizli?

Gözleri Görmeyen Bir Toplumun Anatomisi

Roman, ismi verilmeyen bir ülkede, ismi verilmeyen bir adamın bir anda bembeyaz bir körlük yaşamasıyla başlar. Bu olay, hızla diğer insanlara da bulaşır ve kısa sürede bir salgına dönüşür. Körlük, gözlerin kararması değil; tam aksine, her şeyin beyaz bir sisle kaplanması şeklinde tasvir edilir. Bu farklı körlük biçimi, romanın metaforik yapısını destekleyen güçlü bir unsurdur: Gözleri gören ama vicdanı körelmiş bir toplumun eleştirisi.

Hükümet, bu ani körlük salgınına karşı sert önlemler alır. Kör olan insanlar izole edilir, bir akıl hastanesine kapatılır. Ancak burada yaşananlar, bir felaketin eşiğindeki toplumun gerçek yüzünü açığa çıkarır. İnsanlar kör olduklarında sadece fiziksel değil, aynı zamanda ahlaki ve toplumsal olarak da çöker.

Muhteşem hikayeci: José Saramago / Tacim Çiçek - Kırmızı Kedi Yayinevi

Gözleri Gören Tek Kişi: Doktorun Karısı

Romanın en dikkat çekici karakteri, kör olmayan tek kişi olan “doktorun karısı”dır. O, körlük salgınından etkilenmemiştir ancak eşini yalnız bırakmamak adına kendini gönüllü olarak karantinaya alır. Onun bakış açısı, roman boyunca okuyucunun tanıklık ettiği olayları anlamlandırmasını sağlar. Aynı zamanda bir tür “vicdan” figürü olarak kurgulanan bu karakter, hem umut hem de merhamet kavramlarını taşır.

Doktorun karısı, körlerin birbirini sömürmeye, sistemin çökmesiyle birlikte hayvanlaşmaya başladığı bir ortamda, insani değerlere tutunmaya çalışan bir rehber gibidir. Onun gözleri, yalnızca fiziksel değil; ahlaki ve entelektüel bir görüşü de temsil eder.

Alegori Olarak Körlük: İnsanlığın İçine Yolculuk

Saramago’nun “Körlük”ü klasik anlamda bir distopya gibi okunabilir; ancak asıl gücü, metaforlarında saklıdır. Körlük, burada gerçek anlamıyla bir hastalık değil, toplumsal ve bireysel körleşmenin simgesidir. Saramago; görüp de anlamayan, duyup da tepki vermeyen, adaletsizliğe ses çıkarmayan, yani aslında zaten körleşmiş bir insanlığın portresini çizer.

Bu bağlamda roman, modern dünyanın eleştirisini yapar:

  • Tüketim kültürü,

  • Bürokratik duyarsızlık,

  • İnsan haklarının hiçe sayılması,

  • Toplumsal çöküşte bireyin sorumluluğu gibi temalar, bu körlük alegorisiyle harmanlanır.

Saramago’nun Anlatım Tekniği: Noktasız Bir Felsefe

Körlük’ün bir diğer ayırt edici özelliği, José Saramago’nun alışılmışın dışındaki anlatım tarzıdır. Uzun, duraksız cümleler, tırnak işareti kullanılmayan diyaloglar ve bilinç akışı tekniği, okuyucuyu metnin içine çeker. Bu dil oyunları, romanın kaotik ve yoğun atmosferini destekler. Okuyucu, sadece karakterlerin değil, kelimelerin de içinde kaybolur. Bu bilinçli anlatım tercihleri, romanın içeriğiyle biçimini bütüncül bir yapıya dönüştürür.

José Saramago: "Aslında kötümserim, ama kendimi kafamdan vuracak kadar  değil." - Oggito

Körlük ve Bugün: Evrensel Bir Hikâye

“Körlük” romanı, yayımlandığı 1990’ların ortasından günümüze kadar geçerliliğini hiç yitirmedi. Hatta pandemi gibi küresel krizler sırasında, romanın güncelliği bir kez daha ortaya çıktı. İnsanların bilinmeyen bir tehlike karşısında nasıl paniklediği, sistemlerin ne kadar kırılgan olduğu ve bireylerin ne denli yalnız kalabildiği gerçeği, Saramago’nun romanında çok önceden sezdirilmişti.

Roman aynı zamanda, “görebilmenin” ne anlama geldiğini sorgulatır. Gerçek anlamda görmek; yalnızca gözlerle değil, kalple, akılla ve vicdanla gerçekleşen bir eylemdir. Saramago’nun kör karakterleri belki fiziksel olarak görmüyor, ama okuyucuya insanlığın aslında nerede tıkandığını açıkça gösteriyor.

Gözlerimiz Açık Ama Görüyor Muyuz?

“Körlük”, insan doğasını en temel haliyle ele alan, sarsıcı ve düşündürücü bir roman. Saramago’nun kaleminde şekillenen bu distopik evren, yalnızca hayali bir salgını değil, aynı zamanda bizim gündelik körlüklerimizi de deşifre ediyor. Kendimize sormamız gereken soru şu: Gözlerimiz açık olabilir, ama gerçekten görüyor muyuz?

Bu haber adada kalmaya devam etsin mi?

0 People voted this article. 0 Upvotes - 0 Downvotes.
svg

Aklında bir şey mi var?

Yorumları göster / Yorum bırak

Cevap ver

Yükleniyor
svg