The Empire (L’Empire): Yıldız Savaşları Kuzey Fransa Kıyılarına İnerse…

KömürKazan Dairesi2 saat önce4 Tıklanmalar

Sinema dünyasında bazen öyle bir filmle karşılaşırsınız ki, size vaat edilen türle (bilim kurgu) sunulan gerçeklik (taşra kasabası) arasında devasa bir uçurum vardır. İşte usta yönetmen Bruno Dumont, son filmi The Empire (L’Empire) ile tam olarak bu uçurumun üzerinde dans ediyor. Hollywood’un parlak, kusursuz ve epik uzay operalarına “Amerikan olmayan” bir meydan okuma okumaya hazır mısınız?

Hikâye: Kozmik Güçler Balıkçı Kasabasında!

Kuzey Fransa’nın Opal Sahili’ndeki sıradan, rüzgarlı bir balıkçı kasabası hayal edin. Bu sessiz coğrafyada, “özel” bir çocuğun etrafında beliren ışın kılıçları ve uzay gemileri, aslında evrenin kaderini belirleyen kadim bir “iyilik-kötülük” savaşının işaretçisidir.

Ancak Dumont’un burada yaptığı şey bir Star Wars kopyası yaratmak değil; epik olanı alıp en kaba haliyle taşraya çarptırmak. Kozmik iddia, kasaba halkının donuk beden dili, yerel ağızlar ve absürt bir mizahla sürekli sabote ediliyor. Dumont bize şunu söylüyor: “Evrenin kaderi bu küçük köyde belirleniyor olabilir ama bu, komik ve tuhaf görünmeyeceği anlamına gelmez.”

Dumont’un “Anti-Blockbuster” Formülü

Dumont, seyirciyi eğlendirmekten ziyade, onlarla “kavga etmeyi” ve alışılagelmiş tatmin duygusunu yıkmayı seçiyor. Peki, bu filmde Hollywood’un tersine ne var?

Bruno Dumont’un The Empire filmi, geleneksel Hollywood uzay operalarının alışılagelmiş kodlarını bilinçli bir şekilde tersyüz ediyor. Hollywood’un kusursuz CGI teknolojisi ve parlak kostümlerle örülü dünyasına karşılık Dumont; bilinçli pürüzlerle dolu, doğal sahil manzaralarını fon alan bir estetik tercih ediyor. Sadece “A-list” yıldızların boy gösterdiği epik ciddiyetin yerini, bu filmde ünlü oyuncularla yan yana gelen yerel amatör yüzler ve absürt bir mizahın yarattığı tonal belirsizlik alıyor. En temel fark ise filmlerin amacında yatıyor: Hollywood, görkemli bir seyirlik (spectacle) ile seyirciyi büyülemeyi hedeflerken; Dumont, “anti-spectacle” bir yaklaşımla sinemanın yapaylığını adeta izleyicinin yüzüne çarpıyor.

Neden Şimdi Konuşuluyor?

  • Berlinale’den Gümüş Ayı: Film, Berlin Film Festivali’nde Silver Bear (Jüri Ödülü) aldı. Bu, filmin sadece “tuhaf” değil, aynı zamanda sanatsal bir derinliğe sahip olduğunun tescili.

  • “Ya Sev Ya Terk Et” Etkisi: Dumont sineması keskin bir fay hattı gibidir; bazıları bu dekonstrüksiyon (yıkım) çalışmasına bayılırken, bazıları türün ikonografisiyle alay edilmesinden rahatsız oluyor.

  • Siyasi Alegori: “İyi” ve “kötü” arasındaki savaş, aslında iktidar biçimlerinin, toplumsal cinsiyetin ve gücün nasıl çürüdüğüne dair bir taşra parodisine dönüşüyor.

“Dumont, yüksek konsepti (uzay savaşı) bilinçli olarak düşük enerjiyle kurarak, Hollywood’un bize sunduğu görkemli illüzyonun maskesini düşürüyor.”

Apartman No:26 Notu

The Empire, sinemanın sınırlarını zorlayan, türleri birbirine kırdıran ve taşra gerçekliğiyle kozmik kibri aynı masaya oturtan bir “deney”. Belki de evrenin en büyük savaşı, aslında o kadar da görkemli değildir.

0 Votes: 0 Upvotes, 0 Downvotes (0 Points)

Yorum bırakın

Bize Katılın
  • X Network146
  • Linkedin
  • Youtube1.2K
  • İnstagram8.5K

Bir ödül verilmiş, bir film çıkmış, bir sergi açılmış... Hepsi burada.


    E-posta yoluyla bülten almayı kabul ediyorum. Daha fazla bilgi için lütfen şu adresi inceleyin: Gizlilik Politikası



    Reklam

    Sonraki Gönderi Yükleniyor...
    Takip Et
    Arama Trendler
    Apartman Gözdesi
    Yükleniyor

    Giriş yapılıyor 3

    Hesabınız oluşturuluyor ve onay maili gönderiliyor 3