Matías Desiderio’nun yazıp yönettiği ve başrolünde yer aldığı Car 24, neredeyse tamamen hareketsiz bir mekânda geçen ama izleyiciyi diken üstünde tutmayı başaran bir film. Los Angeles’ta park halinde bir otomobilin içinde, iki kiralık katil 24 saat boyunca beklemek zorunda. Görev basit: hedef göründüğünde ortadan kaldırılacak. Ama zaman akmaya başladıkça, arabanın kapalı kapıları onların zihnini de sıkıştırıyor.
Toto, Sicilyalı usta bir tetikçi. Yanında ise Walter var; genç, uyuşturucu bağımlısı ve kontrolsüz bir kiralık katil. Birbirini tanımayan bu iki adam, suç patronunun emriyle aynı arabaya tıkılmış durumda. Silahlarını ellerine almadan önce, kelimelerle savaşıyorlar. Kuşku, öfke, pişmanlık ve varoluş soruları havada dolanıyor. 24 saatin sonunda öldürülmesi gereken tek kişi hedef mi, yoksa birbirleri mi olacak?
Filmin başarısı tam da burada yatıyor: aksiyonu göstermek yerine, karakterleri çözümlemeye odaklanıyor. Diyaloglar, nefes aldırmayan atmosfer ve minimalizm gerilimi artırıyor. İzleyici, tıpkı kahramanlar gibi o arabada sıkışıp kalıyor. Desiderio, büyük bütçeler yerine küçük bir mekânda psikolojik labirent kurmayı tercih ediyor. Bu yüzden Car 24, “bottle film” geleneğine (tek mekânda geçen gerilimlere) eklenen güçlü bir örnek. Buried ya da Phone Booth gibi filmlerin açtığı yolda, kendi karakter çalışmasını yaratıyor.
Temalar ağır: bir yanda yaşlı tetikçinin “onurlu suç” anlayışı, diğer yanda genç kiralık katilin kaotik bağımlılığı. İki kuşağın çatışması, suçun içindeki farklı ahlak kodlarını ortaya koyuyor. Film, “insan gerçekten değişebilir mi, yoksa geçmişin günahları hep gölgede mi kalır?” sorusunu soruyor. Bu sorgulama, pandemiden sonra hepimizin deneyimlediği “kapalı alan” duygusuyla birleşince, film neredeyse metaforik bir yankı kazanıyor.
Festival yolculuğunda ARPA Uluslararası Film Festivali’nde Audience Award kazanması tesadüf değil. İzleyici, filmde yalnızca suç hikâyesi değil, daha geniş bir varoluş sorgusu buluyor. Walter ve Toto, tetikçi kimliklerinin ötesinde kırılgan insanlar olarak görünüyor; arabada geçen her dakika, insan doğasının karanlık ama düşündürücü yüzünü açığa çıkarıyor.
Apartman No:26 Notu
Car 24, direksiyon başında değil, durduğu yerde hızlanan bir film. Kimi zaman en uzun yolculuk, bir arabanın içinde susarak geçirilen 24 saattir.