
Oslo’nun sakin ve düzenli hayatında kendine bir yer edinmiş olan Kürt-Norveçli öğretmen Akam’ın hayatı, gecenin bir yarısı kapısında beliren davetsiz bir misafirle altüst olur: İran Kürdistanı’ndan gelen ve yıllardır görmediği amcası Khdr. İki gecelik bir misafirlik sözüyle başlayan bu süreç, yavaş yavaş sınırların zorlandığı, gizli motivasyonların ortaya çıktığı ve mizahla hüznün iç içe geçtiği sarsıcı bir hikayeye dönüşür.
Brwa Vahabpour’un ilk uzun metrajlı filmi olan My Uncle Jens, sadece bir “davetsiz misafir” komedisi değil; aynı zamanda modern Avrupa’daki göçmenlik gerçeklerine dair derin bir inceleme. Film, Akam’ın paylaşımlı dairesindeki konforlu alanının, geleneksel ve “patavatsız” amcası tarafından nasıl işgal edildiğini anlatırken, izleyiciyi şu sorularla baş başa bırakıyor: Ailevi görevler nerede biter, kişisel sınırlar nerede başlar?
Filmdeki çatışma sadece coğrafi değil, aynı zamanda zihinseldir:
Akam: Norveç toplumuna entegre olmuş, bireysel alanına düşkün, modern bir karakter.
Amca Khdr: Geleneksel değerleri temsil eden, kolektif yaşam alışkanlıklarına sahip ve Akam’ın “modern” kurallarını anlamayan (veya anlamak istemeyen) bir figür.
My Uncle Jens, 2025 yılının en dikkat çekici bağımsız yapımlarından biri olmasını, ciddi meseleleri “hafif ve eğlenceli” bir dille anlatabilmesine borçlu.
Samimi Bir Anlatım: Film, göçmenlik meselesini büyük politik sloganlarla değil, bir mutfak masasındaki tartışma veya bir oturma odasındaki sessizlik üzerinden anlatıyor.
Gizemli Katmanlar: Amca Khdr’ın sadece bir “gezgin” olmadığı, ziyaretinin ardında çok daha ciddi ve hayati nedenler yattığı anlaşıldıkça, filmin tonu bir dram-gerilime evriliyor.
Mikro Bütçeli Bir Mucize: Sadece 13.000 NOK (yaklaşık 1.200 USD) gibi inanılmaz düşük bir bütçeyle çekilen film, güçlü bir hikaye anlatıcılığının paradan çok daha önemli olduğunu kanıtlıyor.
My Uncle Jens, Peiman Azizpour ve Hamza Agooshi’nin harika kimyasıyla hayat bulan, izleyiciyi hem güldüren hem de düşündüren bir “akraba ziyareti” hikayesi. Brwa Vahabpour, kendi Kürt-Norveçli kimliğinden süzdüğü bu anlatıyla, mülteci krizine ve entegrasyon tartışmalarına çok daha insani ve “içeriden” bir bakış sunuyor.
Eğer kültür çatışmalarını odağına alan, samimi ama bir o kadar da sarsıcı bağımsız filmleri seviyorsanız, bu Norveç mücevherini mutlaka listenize eklemelisiniz.






